Türkiye'de insanlar neden twitter kullanmaya başlıyor bilmiyorum ama hayranı oldukları, takip ettikleri ünlülerle doğrudan iletişim kurma amacı birinci sırada olabilir. Futbol oyuncuları da bundan paylarını alıyorlar elbette. Ayrıca twitter'ın kullanılış amacı hakkında Türkiye TT listesi açık bir ipucu sunuyor bize. Futbol bu ülkenin maalesef tutkusu değil, takıntısı. Dolayısıyla sosyal medya da bu uğurda bir araç olarak kullanılıyor ve doğrusu heba oluyor. En son örnekleri Kocaman-Alex ve Avcı-İnan olaylarıydı.
Selçuk İnan geçen senenin en formda oyuncusu olarak 2014 Dünya Kupası elemeleri grubunda Hollanda maçında görev almadığında belki de kendisinin bile beklemediği bir tepki geldi sosyal medya kullanıcılarından. Abdullah Avcı'nın neden oynatmak istemediği mantıklıydı, sonuçta Millitakım'ın kadrosundaki 4 orta saha oyuncusu da üst düzey, kariyerli futbolculardı ve hepsinin oyun stilleri birbirinden farklıydı. Ancak kabul edelim etmeyelim, bu tepkinin çıkış noktası kulüpçülüktü. Garip olan ise gösterilen bu tepkiye destek vermek için herkesin bahanesinin olmasıydı. Abdullah Avcı'yı sevmeyenler, Emre'yi sevmeyenler, oyun sistemini sevmeyenler vs. Dolayısıyla tepki de, futbolcu da abartıldı bu süreç içerisinde. Öyle ki Selçuk İnan dün akşam Estonya'ya karşı oyuna girdiğinde tribünlerde bir rahatlama oldu adeta. Hatta kaleciye geri pas yapmasına rağmen alkış aldı ki bu topraklarda daha önce hiç şahit olmadığım bir olaydı.
Neticede, Abdullah Avcı ilk düelloda erken pes etmeyeceğini gösterdi. Bu dillendirmekte olduğu değişim süreci için kendisine avantaj sağlayacak bir özelliği olabilir ancak inatlaşmak da kötüdür. Twitter'da insanlar ne yazarsa yazsın, hiçbiri Abdullah Avcı'dan daha iyi biliyor olamaz bana göre ve Selçuk İnan'ı oynatmamakta olduğu gibi oynatmak da onun tasarrufudur. Yalnız bunu yaparken işleri iyi yürütse iyi olur, kötü sonuç aldıkça futbolu bilmemekle itham edilecek zira.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder