Hayır hayır bu başlıktan sonra quaresma ile başlamayacağım. Büyük takımlarda şans verilmiş, farklı yetenekleri olan quaresma değil, bu oyuncumuz beşiktaş'ın altyapısından çıkan daha henüz 19 yaşında temiz yüzlü necip uysal. onu farklı yapan özelliği ise diğer altyapıdan çıkan oyunculara nazaran (pek çıkmasa da) ne adam eksiltebilme özelliği, ne fiziği, ne de golcülüğü. onu farklı yapan özellik bir hamle önceden oyunu görebilmesi,kısacası futbol zekası. bir türk oyuncuyla kıyaslamak gerekirse valencia gibi büyük bir takıma transfer olan mehmet topal buna en güzel örnektir. mehmet topal top ayağına geldiği zaman kafasını kaldıran, top ayağındayken düşünen bir futbolcudur ki bu yüzden de defanstan çıkarken bir çok top kaybına neden olmaktadır. zaten türk futbolunun kanayan yarası da defanstan oyunu yönlendirememek, defansla orta saha arasındaki bağlantıyı kuramamak değil midir? o yüzden aurelio türk futbolu için önemli bir oyuncu olmamış mıdır? işte bu açıkları kapatacak ve üstüne her gün yeni bir şeyler ekleyen bir adam necip uysal. kendini geliştirdiğini görmek içinse geçen sene çektiği şutlara ve bu sene viktoria plzen maçında çektiği şutlar arasındaki farkı incelemek yeterlidir. bu saatden sonra kendini daha çok geliştirecektir ki ona çok şey kazandıracak olan bir yanında guti bir yanında ernst vardır. -ve resimlerden de gördüğümüz gibi yanlarından ayrılmamaktadır- kanayan yaramıza çare olarak gümbür gümbür geliyor necip uysal.
- hakan arıkan: kendine olan güvenini iyiden iyiye arttırdı, rüştü'ye formayı bırakmayacak gibi duruyor.
- erhan güven: ne savunması çok iyi ne hücumu. elinden geleni yapıyor ama beşiktaş'ın futbolcusu değil. ekrem ileriki zamanlarda düşünülebilir.
- zapotocny: schuster'in sistemine en uygun yabancı stoper eldeki. ancak bir şekilde beşiktaş taraftarına kendini affettirmeli, bursa maçındaki gol sevincini unutturmalı.
- ibrahim toraman: bildiğimiz gibi, yine her zamanki kalitesinde. 3 haftalık sakatlığı, formunu düşürmezse ilk 11'deki yeri yabancı sayılarını da düşünürsek garanti.
- ibrahim üzülmez: koştu, savaştı, ileriye yardım etti. ancak arkasına çok adam kaçırdı.
- fabian ernst: maçta yine ayak basmadık yer bırakmadı. geçen sezona nazaran daha iyi pas dağıtımı yaptı. lakin üzerine bu sistemde çok yük biniyor, ilerleyen haftalarda form düşüklüğü yaşaması kuvvetle muhtemel.
- necip uysal: söylenecek tek şey; aferin çocuk, aferin !
- delgado: takımın dikine oynayan sayılı oyuncularından ancak maçın başlarında çok sayıda basit pas hatası yaptı (klasik hastalığı). dikine oynaması onu ön plana çıkartırken, pas hataları ise onu gönderilecekler listesinde ön sıralara taşıyor.
- holosko: maç boyunca saha da gezdi durdu. schuster'in onu seçmesindeki en büyük neden pres yapmasıydı bu maç için. golü ise alkışlanmaya değerdi. (bilen bilir barcelona'dayken eto'o'nun panathinakios'a atığı golün çok benzeriydi)
- quaresma: üzerindeki gol atamama stresini bu maçla birlikte atmış oldu. o stres yüzünden maçın başlarında topu rahatça çekip vurabileceği pozisyonda, doğrudan şutu denedi ve top kornere çıktı. onun haricinde spikerin de dediği gibi ''bir gol attı, bir asist yaptı, bir adam attırdı.'' daha ne yapsın ki?
- bobo: her sezonki gibi sene başı formsuzluğu yaşıyor. ilerleyen haftalarda eski formuna kavuşacaktır. aldırdığı kırmızı kart ise tek yararlı hareketiydi.
oyuna sonradan giren nihat, ferrari ve tabata hakkında da kısa birşeyler söylemek gerekirse...nihat yine gol sevdası peşinde her topa vurma hevesindeydi. ferrari'ye pek iş düşmedi, ''gönderilecek'' söylentilerine rağmen çıkıp,profesyonelce topunu oynadı. tabata ise bu takım için yararlı bir yedek olabilir sadece.
son olarak schuster'den söz etmek gerekirse; en önemli şey inatçı, dediğim dedik teknik direktör olmadığını gösterdi. geçen maç tek ön libero ile oynarken takımın aksadığını gördü, direnmedi ve çift ön liberoya geçti. onun haricinde takıma duran top çalıştırmalı ve ofsayt taktiği üzerinde biraz daha çalışmalar yaptırmalı.
sezonun başı olduğu için biraz daha teknik bir analiz oldu. ilerleyen maçlarda gidişata göre daha derin teknik konulara da girebiliriz, daha sevinçli, çoşkulu yazılar da yazabiliriz. hele bir guti'de katılsın da bakalım neler olacak.
3 yorum:
geçen maç tek ön libero ile oynarken takımın aksadığını gördü, direnmedi ve çift ön liberoya geçti.
bu cümle haricinde tamamına katılıyorum. Necip ön libero değildir, ingilizlerin tabiriyle box to box bir futbolcudur.
necip'i özel olarak izlemedim ama koray da zaten hem guti ile hem de ernst ile çalıştığını belirtmiş.kavramlar yanıltabilir,bizde oynadığı mevki ön liberodur ama görevi -biraz fm tabiriyle de olsa- box to box'tır.demek ki çocuk guti ile hücum,ernst ile de defans öğreniyor.ancak fizik olarak biraz daha güçlenmesi lazım ki o da maç oynayarak hallolacaktır.
necip'in box to box futbolcu olduğu konusunda yazının içeriğinde olduğu gibi sizinle hem fikirim. lakin ön libero diye tabir etmemin tek nedeni ernst'in yanında yer almasıdır, yani mevki itibariyledir.
Yorum Gönder