Powered By Blogger

23 Ara 2009

2016 Adaylığı İncelemesi

Döner,kebap,Boğaz vs. ülkemizin adı söylendiğinde turistler tarafından akla ilk gelen fikirlerdir.Onlardan biri de laledir.Bu nadide çiçeğin edebiyatımızda da tarihimizde de büyük yeri vardır.Türk halkı olarak da laleri sevdiğimizi düşünüyorum.

Ancak bir sorunumuz var ki,o da aynı tercihlerin bellir bir süre sonra artık sıktığı ve önemini kaybettiğidir.Bunu ne için söylüyorum? Malum,ülkemiz Yunanistan ortaklığıyla girişilen ve başarısız olunan Euro 08 evsahipliği adaylığından sonra bu işe tek başına girmek istedi ve Euro 2016 için aday.Belki,eğer yanlış hatırlamıyorsam, arada 2012 için de adaylığını koymuş olabilir ancak onun da Polonya ve Ukrayna'ya verildiğini belirtelim.En nihayetinde bir sonraki turnuva olan 2016 için,bu sefer ''daha ciddi'' olunarak adaylık konuldu,ve logosu bile hazırlandı.Kamuoyunda 
''herşeyi yapıyoruz,artık yine vermezlerse uefa'nın suçudur'' imajı oluşturuldu.Fakat kazın ayağı öyle değil.Bir spor yazarının da dediği gibi,''hiçbir şey yapmıyoruz,bari engel olmayalım yapmak isteyenler yapsın.kazara bize gelirse yazık olur.'' durumu var gerçekte.Bunu söylememin nedeni ise basit;sıradan bir lale logosu...


Oynanacak şehirlere baktığımızda ise gerçekten üzülmemek elde değil.Ben işin içinde resmen hemşericilik olduğunu düşünüyorum.Eğer bir anket yapsak,çoğunluk Trabzon'u Konya'ya tercih edecektir.Herşeyden evvel Trabzon bir futbol kentidir.Halkı futbola daha yakındır,daha iç içedir.Esnaflar deseniz,kesinlikle Trabzon avantajlıdır.Turizm açısından da kimse Konya'nın Trabzon'dan daha üstün olduğunu söyleyemez.Ancak tüm bunlara ve belki de daha fazlasına rağmen asıl şehir Konya,yedek şehir ise Trabzon.Diğer yedek şehirler ise Urfa ve Adana.Amaç resmen ''bi kebap yedirmeden göndermemek'' yani...





Veya olaya şu açıdan da bakabiliriz...Ankara,Kayseri,Eskişehir,Konya...Bu dört şehir de birbirine yakın ve şehirler hemen hemen aynı.Ancak bu dört şehir de ev sahipliği yapacak.İnsan ülkemizin diğer güzide illerine acıyor doğrusu.Ankara başkentimizdir onu anlarım,Kayseri'de Türkiye standartları-üstü stad olduğundan onu da anlarım.Ancak diğer şehirler için bir Gaziantep'i feda etmenin anlamı yok bence.

8 şehirde 9 statta oynanacağını öğrendiğimde ise ''desenize Olimpiyat Stadı'na yine piyango vurdu.'' dedim kendi kendime.Tamam,orada bir ŞL Finali oynanmış olabilir fakat ne olursa olsun ülkemize futbol maçı izlemeye gelen turistlere o eziyeti çektirmemeliyiz.A hadi ama,elbette tuttuğum takımın stadının güme gitmemesi için de bunu söylüyorum ama sizce haksız mıyım? Eğer İstanbul'daki maçlar iki statta oynanacaksa bu statlardan biri Saracoğlu olmalıdır.Hatta gönül isterdi ki Beşiktaş'ın ''camlı stat'' projesi bitsin,turistlere Boğaz manzarası keyfinde futbol maçı izleme lüksü sunalım.Ancak eldeki imkanlar ve projelerin bitiş tarihine göre bu iki stat İkitelli ve Seyrantepe değil,Kadıköy ve Seyrantepe'de olmalıdır.Bir stadın ismi sırf ''Atatürk'' olduğu için stadı onurlandırmak,herşeyden önce Atatürk'e haksızlıkdır.Bence bunun sebebi ülkemizde ''vurulan'' darbelerin sonucu olan Atatürk yalakalığı ve sahte Atatürk hayranlığıdır.Yaşasaydı O bile ''bu statta futbol mu oynanır çocuk?'' derdi elbet.Neyse bunlar başka konular.Daha sonra diğer platformda elbet üstünde dururuz.

Son olarak da, bahsettiğim logoya değineceğim.Logo çok basit,o yüzden ayrıntılı yorum yapmak bir Charles Dickens olmak veya ne bileyim,bilimum sembolik şair özelliği taşımak gerektirir.Şöyleki,sekiz şehri temsil eden sekiz renkten oluşan bir lale düşünün ve içinde yani lalelin tohum kısmındaysa futbol topu olsun.Hepsi bu.Aslında fotoğraf veya resim koymaya gerek bile yok ancak blogumuz bunun için de sizi düşündü ve bir kopyasını buldu.


Rakiplerimizin Platini'nin memleketi Fransa ve İtalya olduğu oylamada sonuçlar 28 Mayıs 2010'da açıklanacak.Ne diyeyim,rast gele.

Hiç yorum yok: